Avustralya'ya gidiyordum.Uçakta, her haliyle garip ve gizemli,genç bir adamla tanıştım. Kendisi Genetik Mühendisiydi. Onunla insan kopyalama olgusu üzerine, ürperti verici konuşmalar yaptık. Daha sonra o bana, roman yazmam için, yürek hoplatıcı bir serüven aktardı. Bu serüveni, birbirlerine tutkulu bir aşkla bağlı olan, Defne ve Burç adında, liseli iki genç yaşamıştı.
Böylece her sayfasında, acaba sorusuyla insanı kuşatan, bu soluk kesici roman ortaya çıktı. Ne var ki, bu olayda aklıma takılan bazı soruların yanıtlarını, hala bulabilmiş değilim:
Yol arkadaşım Burç, gerçek bir insan mıydı? Yoksa ben, gen teknolojisi ve canlı kopyalama yöntemiyle, laboratuvarda oluşturulmuş biriyle mi yolculuk yapmıştım?
Adı: Mo' nun Gizemi
Yazarı: Gülten Dayıoğlu
Sayfa:288
Yayınevi: Altın Kitaplar
Bu kitabın mükemmel olduğunu söyleyenlere şahsen inanmıyorum, karar sizin. Sadece arka kapağı okuyup da aldığım bir kitap bu. Pişman değilim, ama yine de daha iyi bir kitap alabilirdim bunun yerine. Neyse bu kadar sinir yeter.
Kitap fena sayılmaz, konusu da güzel, ama mükemmel değil işte. Değil yani. Özellikle şu kitabın dili hoşuma gitmedi. Ben biriyle sohbet ederken ona "Sevgili Ayşe,Sevgili Ali" falan demiyorum. Hani diyen de vardır ama çoğunluk öyle konuşmaz ki. Ayrıca, bu ikisinin aşkını anlamadım gitti. Arkadaşlar, ama değiller de. Of beynim sulandı :) Normalde Gülten Dayıoğlu' nun kitaplarını çok severim, ama iş aşka gelince bence anlatamamış. Benim için bu bir kitaptaki olaylardan bir tık daha önemli. Yani karakterlerin olayı yaşamasından çok, o olayda ne hissettiği daha önemli benim için. Kısaca duyguları anlamadım.Ha bir de,tamam yani Yuma ile ekibi Mo Yaratığını arıyor, Cennet Adası' na geliyor, ama Burç ve Daphne (Defne diye geçiyor ama asıl adı bu) ile karşılaşma ihtimali nedir? Diyelim karşılaştılar, görür görmez niye zavallılara Yuen' in casusu dediler? Alınlarında "casus" mu yazıyor? Ya tamam, casussa casus, niye önce öldürmeye, sonra da üstünde deney yapmaya kalkıştın? Ne oluyor bana anlamadım :D
Hani bir laf vardır:"Bir yiyen pişman bir yemeyen." Bir okuyan pişman, bir okumayan. :)
Hani bir laf vardır:"Bir yiyen pişman bir yemeyen." Bir okuyan pişman, bir okumayan. :)